463792
16328.23
8.15
Her gün yeni dijital gelişmelerin yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Önce saatlerimiz dijital oldu, sonra fotoğraflarımız… Derken televizyonlar dijitalleşti, pazarlama yöntemleri, daha neler neler…
Hayatımızdaki her öğe dijitalleşince sıra para birimlerine geldi ve Bitcoin doğdu. Kripto para birimleri, finans sektöründe yeni kapıların açılmasını sağladı. Her şeyin birer birer dijitalleştiği bu partiye hisse senetlerinin katılmaması olmazdı elbette…
Hepimizin bildiği halka arz (IPO – Initial Public Offering) işlemine oldukça benzeyen ICO (Initial Coin Offering – İlk Token Arzı), iki farkla selefinden ayrılıyor:
Konsept olarak çok yeni gözüküyor olabilir. Hatta geleneksel IPO yöntemi insana daha fazla güven veriyor. Yine de ICO sistemi bazı avantajları ile rakipsiz:
Her şeyden önce, blockchain ile bağlantılı harika bir fikri olan ekibe ihtiyacımız var. Örneğin, genetiği değiştirilmiş ağaçlar üreten bir şirket kurduğumuz varsayalım. Müşterilerimize, ödeyecekleri Bitcoin karşılığında, ağacın yapraklarında isimlerinin oluşmasını sağlayacağız. Kulağa çok garip geliyor öyle değil mi? İnanın bundan çok daha garip fikirler başarılı olabiliyor.
Peki bu sıra dışı fikir nasıl hayata geçiyor? Geliştiriciler, bir pazarlama kampanyası başlatıyor ve herkesi kendi token’larını almaya davet ediyorlar.
Konuya yüzeysel olarak bakanlar, ICO sistemini Monopoly oyununa benzetiyorlar. Gerçekten var olmayan bir şeyi alıp satıyorsunuz. Birileri kazanıyor, birileri kaybediyor…
Temel prensip olarak ICO token, bir girişime yapılan yatırımı ifade eder. Ne kadar çok para verirseniz, o kadar çok token alırsınız. Elde ettiğiniz token’larla şirketin gelecekteki hizmetlerini satın alabileceğiniz gibi, şirket başarılı olur ve değeri yükselirse token’larınızı yeni fiyattan satıp para da kazanabilirsiniz.
Gelgelelim, şirketin hiçbir zaman hissesine sahip olmayacaksanız neden para veresiniz ki? Bunu kimse yapmak istemez elbette. İşte bu sebeple akıllı sözleşme kullanılıyor.
Hani şu genetiği ile oynanmış ağaç projesi olan adamlar vardı ya, işte onlar fon toplamak istiyorlarsa yatırımcıların ilgisini çekecek bir şeyler vadetmeliler. Sözgelimi ücretsiz bir ağaç, şirketin gelecekteki kârından yüzde 2 pay veya değeri olan bir hizmet veya ürün… Maddi karşılığı olan bir proje sunulursa, bu ağaç fikri başarılı olabilir.
Bahsini edeceğimiz akıllı sözleşme (smart contract) aslında ICO projesi sunan şirket ile token sahibi arasındaki resmi bir anlaşmadır. En basit ifadeyle, “şu şart sağlanırsa, şu gerçekleşir” mantığında çalışan bir koddur. Örneğimiz üzerinden gidersek, 2020’den önce “genetik ağaç” token’ı satın almak isteyen herkes özel bir indirimden faydalanabilir. Token almak isteyen kişi tuşa bastığı anda akıllı sözleşme devreye girer ve fiyatı gerçek zamanlı biçimde günceller.
Günümüzde akıllı sözleşmelerin çoğu Ethereum üzerinde çalışıyor. İlk akıllı sözleşme, aynı zamanda Ethereum platformunun geliştiricisi olan Vitalik Buterin tarafından oluşturulmuştu. Ancak Confideal, ChainLink, BlockCAT ve benzeri alternatifler de var. Elbette her akıllı sözleşme sisteminin avantajları ve dezavantajları bulunuyor.
Buraya kadar anlaştığımızı varsayıyoruz. Kabaca ICO; Bitcoin’den ilham alan bir borsa şeklidir. Yani, Apple veya Intel hissesi almak yerine garip ağaçlar üreten girişimcilere yatırım yapabiliriz. Peki, bunu ilgi çekici kılan ne?
Şimdi biraz ilgi çekici rakamlar paylaşalım:
Şimdi ICO’ların ilgi çekici olduğunu düşünmeye başladınız herhalde. Peki, ya dolandırıcılık tehlikesi?
Bu çok iyi bir soru. Burada Dr. Gregory House’dan bir alıntı yapmamıza izin verin: Herkes yalan söyler! Elbette iyi insanlar da var ve ama sayıları görece daha az. Mesela Condido adlı bir girişim 375.000 dolar topladı ve bir anda sırra kadem bastı. Web siteleri silindi ve hiç kimse kurucularını bulamıyor. Eski kafalı hırsızlar, suratlarına külotlu çorap geçirip en yakın bankaya gidedursun, şimdilerde evden dışarı çıkmadan benzer soygunları yapmak mümkün.
Peki, ne yapmak lazım?
Sahte ICO’lardan uzak durmanızı sağlayacak adımlar:
ICO’lar faaliyete geçmeden önce de token satın alınabiliyor. Sonuçta burası kripto para dünyası, burada her şey mümkün.
İşin aslı, bazen şirketler ICO’yu düzenlemek için de paraya ihtiyaç duyar. Bu durumda, “satış öncesi satış” diye tabir edebileceğimiz “pre-ICO” süreci başlar. Satış öncesi token fiyatları normalden daha ucuzdur, bu yüzden iyi bir yatırım fırsatı sunabilirler. Genellikle sınırlı miktarda satış yapılır ve saniyeler içinde tükenebilirler. Dolayısıyla, satış öncesi token satın almak istiyorsanız, yaklaşan etkinlikleri her zaman kontrol etmeniz gerekir.
Ön satışlar daldaki meyveye benzerler, kolayca erişilemezler. Genellikle düşük sayıda yatırımcı tarafından satın alınırlar ve bu kişiler projenin “melek yatırımcısı” olarak kayda geçerler. Girişim, ICO öncesi elde ettiği bu fonu, gerçek ICO’sunu başlatabilmek için kullanır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.