Bitcoin insanlık tarihinin en önemli icadı olabilir mi?

barışözcan-bitcoin-insanlık-tarihi

Barış Özcanın anlatacağı konu, insanlık tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri Bitcoin olabilir. Olmayabilir de…

Sonuçta konunun temeli teknoloji olduğu için ben yine de anlatmak zorunda hissediyorum kendimi. Ve en başta uyarıyorum. Anlatacaklarım bir yatırım tavsiyesi olmayacak. Konunun sadece block chain denilen teknolojik temelini aktaracağım. Yatırım yapılır mı, nasıl yapılır soruları bu videonun konusu değil. Şimdi tarihe bir not düşelim. 1 Bitcoin bu videonun hazırlandığı Aralık 2017’de yaklaşık 60.000 TL / 15.000 USD değerinde. Siz izlerken ne olmuştur kim bilir? Bundan bir kaç yıl önce bir kaç yüz liralık Bitcoin alsaydınız şimdi milyonerdiniz. 18 yaşındaki şu çocuk gibi. Daha bunun gibi pek çok örnek var. Aman iştahınız hemen kabarmasın, bilmediğiniz bir şeye hemen yatırım yapmayın diye bu videoyu hazırladım. Önce bilin sonra ona göre hareket edin.

Bitcoin, bir kripto para ve ödeme sistemi. 2008 yılında bu sistem 9 sayfalık bir belgeyle dünyaya duyuruldu. İşte insanlık tarihinin belki de en önemli yazılarından biri olan bu belgenin yazarı da gizemli: Satoshi Nakamoto. Kim olduğu bilinmiyor. Tabi hakkında pek çok spekülasyon var, hatta Elon Musk olduğunu iddia edenler bile… Ama bence değil. Neyse bu gizemli kişiliği belki başka bir videoda konuşuruz. Biz şimdi onun tarafından yazılan bu belgeye odaklanalım. Çünkü insanların en önemli icatlarından biri olan parayı adeta yeniden tanımlıyor. Daha başlığında şunu diyor: Kişiden kişiye elektronik para sistemi. Buradaki peer-to-peer kısaca P2P deyimini özellikle vurgulamak isterim. Çünkü daha önce kullanıldığı bir kaç yerde endüstrileri bütünüyle yıkıp yeniden inşa etti bu kelimeler. Mesela 1999’da P2P dosya paylaşım uygulaması olan Napster piyasaya çıktı ve… O yıllarda müzik dinlemek için kaset ya da CD kullanırdık. Şimdi ne yapıyoruz? Müzik endüstrisi neredeyse tamamen değişti. Evet artık Napster da kalmadı ama bir daha geriye adım atılmadı. Netflix’ler, Spotify’lar ortaya çıktı. Bundan 10 yıl sonra yapacağım bir videoda şunu hatırlıyor musunuz diye sorabilirim sizlere. P2P’nin böylesi bir gücü var. Çünkü P2P demek bir merkezi olmayan ağ yapısı demek. Merkezsizleşmiş.

İşte para gibi bir araçta, aracıları ortadan kaldırıyor Bitcoin. Peki kim bu aracılar? Finansal organizasyonlar. En başta ülkelerin merkez bankaları. Bitcoin dünyasında böyle bir merkezi otorite yok. Dedik ya merkezsizleşmiş diye. Onun yerine açık kaynak kodlu bir yazılım var. Evet şu anda bu yazılımı indirip kodlarını inceleyebilirsiniz. Sistem herkese açık. Hatta daha iyisini de yapabilirsiniz. Nitekim şu anda Bitcoin benzeri 1300’den fazla kripto para birimi var ve sayıları da artmaya devam ediyor. Yani mesele sadece Bitcoin değil. Onun arkasındaki yaklaşım. Ki beni en çok heyecanlandıran da bu. Biliyorsunuz zincirleri çok severim. Kripto para birimleri bir çeşit zincir kullanıyor: Blockchain. Ama saadet zinciri değil bu. Bakkal defteri diye bir şey duydunuz mu? Bakkaldan bir şey alırsınız ve para ödemek yerine yaz dostum dersiniz. İşte Bitcoin’de de yapılan her türlü para transferi defter yerine dijital bloklara yazılıyor.

Mesela ben Mehmet’e bir araba sattım (Sarı Çizmeli Mehmet’e) ve karşılığında ondan 1 Bitcoin alacağım, çünkü ortalama bir araba değerinde. Bu işlem yapıldığında dijital bir deftere Mehmet, Barış’a 1 Bitcoin gönderdi diye yazılıyor. İşte bu ve benzeri kayıtlardan oluşturulan zincirlere de Blockchain deniliyor. Bu da herkese açık. Şu ana kadar dünyada yapılan tüm Bitcoin transferlerini de bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Yaklaşık 145 GB boyutunda bir dosya.

Peki nasıl oluyor da bu kayıtlara güvenebiliyoruz? Çünkü bu kayıtlar, bakkal defterlerinden farklı olarak pek çok kişi tarafından tutuluyor. İsteyen herkes bir kayıtçı haline gelebilir. Sürekli olarak da senkronize ediliyor. Mehmet, Barış’a 1 Bitcoin gönderdiğinde bu 3 bilgi yani gönderenin hesap numarası, alıcının hesap numarası ve gönderilen miktar tüm dünyadaki defterlere yazılıyor.

Böyle bir işlemi yapabilmek için öncelikle bir hesabınız olması gerekiyor. Bitcoin dünyasına giriş yaptığınızda ilk olarak bir hesap oluşturuyorsunuz. Buna dijital bir cüzdan da diyebiliriz. Bu cüzdanın güvenliği de kriptografi bir başka deyişle kriptolojiyle sağlanıyor. Yani şifrelemeyle. Her cüzdanın iki anahtarı var. Biri özel, biri de genel. Özel anahtarınızı sadece siz biliyorsunuz ve kullanıyorsunuz. Sizin imzanız gibi. Ama taklit edilemiyor. Mehmet Barış’a 1 Bitcoin göndermek istediğinde bunu önce sadece kendisinin bildiği bir anahtarı kullanarak imzalıyor -Sarı Çizmeli Mehmet- sonra da genel anahtarıyla birlikte Bitcoin ağına gönderiyor. Ağdakiler de genel anahtarı kullanarak işlemi kontrol ediyorlar. Eğer genel anahtarı Bitcoin ağında onaylanırsa, gönderilen mesajın herhangi bir Mehmet’ten değil de Sarı Çizmeli Mehmet’ten geldiği kanıtlanmış oluyor. Kimlik kontrolü bu şekilde yapılmış oluyor.

Peki diyelim ki Mehmet’in cüzdanında sadece 1 Bitcoin var ve bununla benden bir araba satın aldı. Sonra da gidip 1 Bitcoin daha harcamaya kalkıştı. Bu işi bankadaki parasuylala yapmaya çalışsaydı ne olurdu? İkinci alışverişe izin verilmezdi çünkü bankacılık sistemi onun sahip olduğu tüm parayı önceden harcadığını bilirdi. Yani paranın kime ait olduğu kadar ne zaman harcandığı da önemli. Bitcoin dünyasında bir harcama ya da başka bir deyişle para transferi yapmak istediğinizde sistem önceki sahip olduğunuz miktarı ve bugüne kadar yaptığınız tüm transferleri kontrol etmek zorunda. Ancak bu şekilde o anda ne kadar Bitcoin sahibi olduğunuzu bilebilir. Dünyada bu kayıtların pek çok yerde ve çok sayıda tutulduğunu söylemiştik: Bakkal defterine benzettiğimiz bloklar şeklinde… Dünyada aynı anda pek çok transfer yapıldığını düşünecek olursak o anda çeşitli bloklara farklı kayıtlar düşülmesi de mümkün. Üstelik birbirinden farklı gibi görülen bu kayıtların hepsi de doğru olabilir. Hesaplamalar birbiriyle senkronize edilmeye çalışılırken ağda gecikmeler yaşanabilir. Kısaca bu bakkal defterlerine yazılmış karmakarışık kayıtların bir düzene sokulması gerekir. İşte çözülmesi gereken bir matematik problemi.

Bitcoin dünyasında her bir para işlemi için böyle bir matematik problemi çözülüyor. Bu problemler kriptografik bir hash fonksiyonu tarafından üretiliyor. Biliyorum iyice kafalar dağılmaya başladı. Ama sabredin, anlayacaksınız…

Hash fonksiyonu ne demek? En genel anlamda işleri hızlandıran bir algoritma demek. Karmakarışık ve çok değişik uzunluklardaki verileri alıp bunları sabit uzunluktaki verilere dönüştürmek demek. Genellikle verileri karşılaştırmak için kullanılıyor. Mesela insan vücudundaki DNA dizisinde benzer dizilimler var mı yok mu araştırmak için. Ya da bir şarkı çalarken Shazam gibi bir uygulama onun ne olduğunu hemen biliyor ya. İşte bunun arkasında da benzer bir teknik var. Şarkı ne olursa ya da ne kadar uzun olursa olsun bir hash algoritmasıyla bir dizi koda dönüştürülüyor ve özel bir kimlik üretiliyor. Siz cep telefonunuzdan şarkıyı dinletince bu kimlik milyonlarca şarkıdan oluşan bir veritabanında hızlıca bulunabiliyor. Bu sırada gönderilen kodu tersine çeviren bir hesaplama yapılıyor. Tabi müziğin ne olduğu konusu güvenlik açısından bir risk taşımadığı için kolay ve dolayısıyla hızlı. Ancak Bitcoin dünyasında çok daha güvenlikli bir algoritma olan 256 bit Secure Hash Algorithm kısaca SHA256 kullanılıyor. Bu algoritma kullanılarak oluşturulan bir problemin çözülebilmesi için uygun bir donanıma sahip bir bilgisayarın yaklaşık 10 dakika çalışması gerekiyor. Fakat buna benzer milyarlarca problemin çözülmesi gerektiğini düşünürsek bu hiç de kısa bir süre değil. O yüzden şu anda dünyada pek çok kişi donanım gücü çok yüksek bilgisayarları kullanarak daha fazla sayıda problem çözmeye çalışıyorlar. Buna da Bitcoin madenciliği deniliyor.

Neden binlerce dolar para harcayıp aldıkları bu süper bilgisayarlarla bu işi yapıyorlar? Amme hizmeti olarak mı? Tabiki hayır. Bitcoin sistemi içerisinde bir de ödül mekanizması var. Eğer bu problemleri çözerek sistemdeki kayıtların güvenli bir şekilde tutulmasına yardım ederseniz yeni Bitcoin’ler oluşturuluyor ve hesabınıza aktarılıyor. Tıpkı bir altın madeninde yeni altın bulmak gibi bir şey bu. Fakat şimdi en önemli kısma geliyoruz. Dünyada altın az bulunan bir maden ve zaten o yüzden değerli. Ama yine de toprak altından çıkartılmaya devam ediliyor. Ve daha ne kadar çıkacağı da belli değil. Para da öyle. Basılmaya devam ediliyor. Bitcoin madenciliğindeyse paradan ve altından farklı olarak ne kadar üretilebileceği konusunda kesin ve net bir sınır var. 21 milyon Bitcoin üretilecek. Şu ana kadar 16 milyondan fazla Bitcoin üretildi ama bu iş giderek zorlaşıyor.  Projeksiyonlara göre sonuncu yani 21 milyonuncu Bitcoin 2140 yılında üretilecek. İşte böylesine sınırlı sayıda ve zor elde edilebilir olduğu için aynı zamanda değerli olacağı da düşünülüyor. Bu benzerliklerden dolayı Bitcoin için dijital para diyorlar. Ama ben bunun yerine Bitcoin için dijital değer deposu demeyi daha uygun buluyorum: DDD.

Madem bu kadar değerli. O zaman hemen yatırım yapalım mı? diye sorarsanız DDD’nin başına bir D daha eklerim: Deneysel. Evet Bitcoin Deneysel Dijital Değer Deposu. Geçen ay 1000 TL’lık Bitcoin alsaydınız bu ay 3000 TL’lık bir değere ulaşacaktı. Kim ne yaptı da zaten epeyce yüksek gibi görülen değerini 3’e katladı? Bilinmez. Belki de bu arada yayınlanan Big Bang Theory dizisinin yeni bölümünde konu Bitcoin olduğu için daha fazla kişi tarafından duyuldu o yüzden. Belki bu video sonucunda onunla yeni tanışan daha pek çok kişi de Bitcoin alacak ve değeri daha da yükselecek. Ya da düşecek. Belki de bir ülke Bitcoin’i yasaklayacak ve değeri 0’a inecek. O yüzden tekrar altını çizerek söylüyorum. Ben Bitcoin alın ya da almayın demiyorum. Deneysel diyorum.

Evet Bitcoin de Etherium da Litecoin ya da 1300 kadar diğer kripto para birimlerinin hepsi de deneysel. Ancak ben bunların temelindeki zincirin yani Blockchain teknolojisinin yani o merkezsiz dağıtık yapının parayı tanımlama konusunda devrimsel bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Yani Bitcoin değil belki ama Blockchain teknolojisi insanlık tarihinin en önemli icatlarından biri olabilir. Evet o da deneysel. Zaten merkezi olmayan bir ağ olan internet de bir zamanlar deneyseldi. Ondan önce bakkal defterleri de öyleydi. Ve o zamanlar Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın yaptığı para transferlerininden bahseden şu şarkıyı biz şimdiki gibi YouTube’dan ya da Spotify’dan değil plaklardan dinlerdik.

Exit mobile version